Tıbbi malpraktis nedir?

Malpraktis ; Türk Tabipleri Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının 13. maddesinde “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Malpraktis davaları nedir?

Malpraktis Davaları hekimin tıbbi uygulama hatası neticesinde karşılaşma ihtimali bulunan davalardır. Bunlardan ilki ceza hukuku kapsamında hekimin tıbbi uygulama hatası nedeniyle kasıtlı yahut taksirli eylem sonucu işlediği bir suç söz konusu ise ceza davasıdır. İkincisi ise tazminat hukuku kapsamında maddi ve manevi tazminat davasıdır.

Malpraktis davalarında zamanaşımı süresi nedir?

Malpraktis davalarında, davalının idare yahut özel hastane olması durumunda iki farklı zaman aşımı süresi bulunmaktadır.  Kamu hastanelerinde maddi ve manevi tazminat davası açılmadan önce, zararın ve doktor hatasının öğrenilmesi tarihinden itibaren bir yıl ve her halükarda olay tarihinden itibaren 5 yıl içinde ilgili idareye yazılı bir şekilde başvurularak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulması gerekir.

Özel hastanelerde beş yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır.

Eğer malpraktis davasına konu eylem haksız fiilen kaynaklı ise zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Görüleceği üzere zararın varlığının ve zarar verenin öğrenildiği tarihte davacının dava açma hakkı doğar ve zamanaşımı da işlemeye başlar.

Kamu hastanelerinde malpraktis sorumluluğu hangi durumlarda oluşur?

Teşhis, Tedavi ile  Tedavi sonrası bakım ve kontrol yükümlülüğüne aykırı davranılması da tıbbi hata (malpraktis)dır. Komplikasyonların gelişmesi ancak bu duruma rağmen tedavi sonrası bakım ve kontrol yükümlülüklerindeki özensizlikler dolayısıyla meydana gelen ve/veya komplikasyonların daha da ağırlaşması durumu da idarenin sorumluluğunu doğurur.

Malpraktis davaları kime karşı açılır?

Malpraktis davalarında davacı, yanlış müdahale nedeniyle zarar gören kişidir. Özen yükümlülüğüne aykırı davranan hekim kamuda ise dava idareye karşı açılacak, idare de hekime kusuru oranında rücu edecektir. Tedavi özelde uygulanmışsa davalı tedaviyi uygulayan hekimdir veya organizasyon sorumlusu olan özel hastanedir. Malpraktis oluşturan eylem suç teşkil ediyorsa bu duruma ilişkin olarak ilgili hekim ve/veya sağlık çalışanları da cezai olarak ayrıca sorumlu olacaklardır.

Hasta ile hekim arasındaki ücret davaları hangi mahkemede bakılır?

Bağımsız çalışan veya özel bir sağlık kuruluşunda çalışan hekime karşı malpraktis nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davaları adli yargının görev alanındadır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu uyarınca Tüketici Mahkemeleri görevlidir ( Arabulucuya başvuru zorunludur). Kamu hastaneleri söz konusu ise İdare Mahkemeleri görevlidir.

Malpraktis İle İlgili Bir Kısım Mevzuat Hükümleri

Anayasamızın 90. Maddesinin 5. fıkrası gereği iç hukukumuzun parçası olan Avrupa Biyotıp Sözleşmesi’dir. Sözleşmenin 4. Maddesinde malpraktis kavramı ile ilgili olarak “Araştırma dâhil, sağlık alanında her müdahalenin, ilgili meslekî yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir.” şeklinde düzenleme mevcuttur

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde ise; “Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır.” denilmek suretiyle uluslararası alanda konunun önemi karşısında kişiler bakımından garantiler sağlanarak devletlere de bu hakların iç hukukta yerine getirilmesi ödevinin yüklenmek istendiği, nitekim Anayasanın 90. maddesinin 5. Fıkrası “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar Kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz (Ek cümle: 07.5.2004-5170/7 md. ). Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla Kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” şeklindeki düzenlemeden anlaşılmaktadır.

Hasta Hakları Yönetmeliği m. 11’de ise malpraktis“ Tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı ve ya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz.” şeklinde ifade edilmiştir. Türk Tabipler Birliği Hekimlik Mesleği Etik Kuralları’nın 5. maddesinde hekimlerin görevlerini ve yükümlülükleri açıklanmış, 13. Maddesinde ise malpraktis kavramı tanımlanmıştır

Tıbbi Hizmetlerin Kötü Uygulanmasından Doğan Sorumluluk Kanunu Tasarısı m.3-d’de ise “Tanımlar” başlığı altında Tıbbi Kötü Uygulama kavramına yer verilmiş olup maddede malpraktis“- Sağlık personelinin, kasıt veya kusur veya ihmal ile standart uygulamayı yapmaması, bilgi veya beceri eksikliği ile yanlış veya eksik teşhiste bulunması veya yanlış tedavi uygulaması veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan ve zarar meydana getiren fiil ve durum” olarak tanımlanmıştır. Düzenlemelerde yer alan deneyimsizlik kavramı hekimin meslek hayatının ilerleyen süreçlerde gerçekleştirmiş olduğu tedavilere bağlı olarak ortaya çıkan kavram olduğundan hekim eksikliği olarak değerlendirmemelidir. Zira mesleğe yeni başlayan bir hekimden deneyimli bir hekim gibi davranması değil tıbbi standartlara uygun bir müdahale gerçekleştirmesi beklenmelidir.

Hastaya uygulanan tıbbi müdahaledeki özen yükümlülüğünün ihmali ile ortaya çıkan kusurun altında tıbbi standart eksikliği yatmaktadır.

 Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m. 13’e göre hekim tıbbın gereklerine göre teşhis koymakla yükümlü olup tıbbın kurallarına aykırı tedavi ve teşhis yasaklanmaktadır.

Davranışın kasten icra edilmesinin ceza hukuku bakımından hekim açısından sonucu kasten(olası kast-doğrudan kast) öldürme veya yaralama suçlarının oluşmasıdır. (TCK m.81-82,86-87) Hekim, hatalı tıbbi uygula sonucu meydana gelen neticeyi öngörür fakat meydana gelen netice bakımından olursa olsun deyip, neticeyi göze alarak hareket ederse olası kastla öldürme veya yaralama suçundan söz edilir. Olası kast halinde cezada indirim yapılır. (TCK m.22/2) Tıbbi hatanın kasten ve ihmali davranışla gerçekleştirilmesi de mümkündür. Örneğin kanunen yükümlü olduğu halde hastasını kasten tedavi etmekten kaçınarak hastanın sağlığına zarar verilmesi halinde hekim kasten yaralamanın (TCK m.88) veya kasten öldürmenin (TCK m.83) ihmali davranışla işlenmesinden sorumlu olacaktır. Kamu hastanelerinde çalışan sağlık personelleri, kamu görevlisi olarak çalışmaları ve görevlerinin kaynağının kanun olması sebebiyle, tedavi yükümlülüğünü yerine getirmezlerse bu yükümlülüğün ihmali sayılır ve Türk Ceza Kanunu m. 257’de düzenlenen görevi kötüye kullanma suçuna vücut verir. 5237 sayılı TCK’nın 257/2. Maddesindeki ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun oluşması için, görevin gereklerine aykırı hareketin; kişilere haksız kazanç sağlaması, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına yol açması gerekmektedir. Bu unsurlar suçun maddi unsularıdır. Tıp mesleğini icra eden kişinin yaptığı fiil bu neticelerden birine sebebiyet vermezse, fiil disiplin suçu niteliğinde kalacaktır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu alanlarda teknik bilgi ve tecrübe sahibi olunması zorunludur. Gerek idare hukuku ile özel hukukun kendine has usul işlemlerine takılmamak ve hak kaybı yaşamamak adına, gerekse diğer risklere karşı kendinizi güvende hissetmeniz ve yarınlara emin adımlarla ilerlemeniz adına Ankara Malpraktis ( hekim hatası ) Avukatı | Balgat Hukuk & Arabuluculuk Bürosu olarak müvekkillerimize avukatlık ve danışmanlık hizmeti sağlamaktan onur duyarız.

Comments are closed