Destekten yoksun kalma tazminatı; iş kazası, trafik kazası, hekim hatası veyahut kasten ya da taksirle adam öldürme gibi haksız bir fiil ya da sözleşmeye aykırılık sonucu ölen bir kimsenin sağlığında düzenli olarak yardımda bulunduğu veya ileride bulunması muhtemel kişilerin ölüme neden olandan talep ettiği maddi tazminat türüdür.
Türk Borçlar Kanunu m. 53 uyarınca, ölüm halinde uğranılan zararlar üç kalemden oluşmaktadır. İlki cenaze giderleridir. İkincisi, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplardır. Son zarar kalemi ise destekten yoksun kalma tazminatıdır.
Destekten yoksun kalma tazminatı bir tür maddi tazminat olup, ölenin yakınları dilerse ölüm neticesinde duydukları elem, acı ve ızdırap için manevi tazminat davası da açabileceklerdir. Hatta aynı anda hem destekten yoksun kalma tazminatı hem de manevi tazminat talep etmelerinin önünde hukuki bir engel yoktur.
Dikkat edilmelidir ki “desteklik” kavramı parasal yardımdan ibaret olmayıp yardım ve hizmet etmek, koruyup kollamak, yol yordam göstermek şeklinde de olabilir. Bu nedenle sağlığında herhangi bir işte çalışmasa da yakınlarına ev hizmetlerinde yardım eden, onları koruyup kollayan ve onlara yol gösteren bir kimsenin ölümü halinde yakınları destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecektir. Doktrindeki yaygın görüşe göre de desteklik, hem parasal hem bedensel hem de düşünsel etkinlik olarak anlaşılmalıdır.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI HANGİ DURUMLARDA İSTENEBİLİR?
Yukarıda da açıklandığı üzere destekten yoksun kalma tazminatının istenebilmesi için ortada haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık sonucunda gerçekleşen bir ölüm olmalıdır. Nitekim Yargıtay, trafik kazası sonucu yaralanan ancak ölmeyen çocukları için destekten yoksun kalma tazminatı sebebiyle dava açan anne babanın bu talebi hakkında ”Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini yitiren kimsenin, ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir paranın ödetilmesidir. Davacıların çocuğu sağ olduğuna göre destek tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.” şeklinde karar vermiştir. (Yargıtay 4. HD. 2012/17364 E. 2013/16050 K. 09.10.2013)
Ayrıca destekten yoksun kalma tazminatının istenebilmesi için gereken diğer koşul, kişinin ölenden yaşarken destek görmesidir. Yaşarken destek almayıp ve ileride alması da muhtemel olmayan kişinin destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesi mümkün değildir. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere bu destek salt parasal olmak zorunda olmayıp yardım ve hizmet etmek, koruyup kollamak, yol yordam göstermek şeklinde de olabilir.
Bu nedenle trafik kazası, iş kazası, hekim hatası ya da başka herhangi bir haksız fiil veya sözleşmeye aykırılık neticesinde ölen kişinin parasal, bedensel veyahut düşünsel desteğinden mahrum kalanlar, destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceklerdir.
“BAĞIMSIZ BİR HAK” OLARAK DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI
Destekten yoksun kalma tazminatı doğrudan sağ kalan yakınların kişiliklerinde doğan, ölenin mirasından ayrık, bağımsız bir haktır. Bu hak, onlara ölen kişiden geçmez. Nitekim destekten yoksun kalma tazminatının amacı ve mahiyeti düşünüldüğünde bu sonuç gayet doğaldır.
Destekten yoksun kalma tazminatının bağımsız hak niteliği taşıması ise belli sonuçları doğurmaktadır:
a) Destekten yoksun kalanların aynı zamanda ölenin mirasçıları olduğu bir senaryoda mirasçıların mirası reddetmeleri, destekten yoksun kalma tazminatı istemelerine engel olmayacaktır. Çünkü miras ve destekten yoksun kalma tazminatı arasında herhangi bir ilişki yoktur. Terekenin borca batık olması da destek tazminatı istemeye engel değildir.
c) Ölenin sağlığında yapmış olduğu haklarını ve ekonomik faaliyetlerini kısıtlayıcı her türlü sözleşme de destekten yoksun kalanları bağlamayacaktır.
d) Ayrıca destekten yoksun kalanların ölenin mirasçısı olmaları durumunda, ölenin borçlarından dolayı alacaklıları tarafından destekten yoksun kalma tazminatı üzerine haciz konulamayacaktır. Nitekim İcra İflas Kanunu m.82/11 uyarınca “ Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar” haczedilemez. Yine İİK m. 211’e göre destek tazminatı iflas masasına da kaydedilemez. Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu m. 2/d uyarınca veraset ve intikal vergisi de alınamaz. Ölenin vergi borçlarından dolayı da GVK m.25 uyarınca Vergi Daireleri destek tazminatına haciz koyamaz, vergi tahsil edemez.
KİMLER DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI İSTEYEBİLİR?
a) Sağ kalan eş, destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilir. Evlilik dışı birliktelik yaşayan kişiler de bu birlikteliği ispatlamak koşuluyla tazminat alacaklısı olabilir. Yargıtay’ın bu husustaki yerleşik içtihatlarına bakıldığında nişanlılar, sözlüler, imam nikâhlı eşler ve aralarında herhangi bir akit olmadan birliktelik kuran çiftler de koşulları varsa destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceklerdir. Boşanmış eşler ise artık birbirinin desteği değildir. Ancak sağ kalan eski eş, boşanmalarına rağmen aynı çatı altında yaşadıklarını ispatlarsa tıpkı nikâhsız eş gibi tazminat alacaklısı olabilecektir. Ayrıca boşanan eş ölen eski eşten nafaka alıyorsa da destek tazminatı isteyebilecektir.
b) Çocuklar, ana babalarının ölmesi halinde destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceklerdir. Bu uygulama evlilik dışı çocuklar ve evlatlık hakkında da geçerlidir. Desteğin ölçüsünde ise “cinsiyet” ve “öğrenim çağı” önemli iki kriter olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim yerleşik Yargıtay kararlarına göre erkek çocukları 18 yaşına kadar, kız çocukları ise kentlerde 22 köylerde 18 yaşına kadar ana-babalarından destek görürler. Erkek çocuklar orta öğretim çağında iseler 20 yaşına kadar, yüksek öğrenim görüyorlarsa kız-erkek ayrımı yapılmaksızın 25 yaşına kadar destek görürler.
c) Unutulmamalıdır ki ölen çocuğun, gelecekte ana-babasına bakacağı yaşamın ve olayların normal akışı içinde beklenebiliyorsa, çocuk onlar için destektir. (HGK.21.4.1982 gün E. 1528, K.412 ). Bu nedenle ana baba da çocuklarının ölmesi halinde destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilir. Hatta ana-babanın varlıklı olması da evlatlarının desteğine ihtiyaç duymadıkları anlamına gelmez.
d) Kardeşler açısından ise, sağ kalan kardeşin ölen kardeşe eylemli ve düzenli destekliği ispatlanabilirse, destekten yoksun kalma tazminatından söz edilebilecektir.
e) Ayrıca ölenle aralarında akrabalık ilişkisi olmasa da aynı evde yaşayan ve birbirlerine yardım ve hizmet ederek destekte bulunanlar bakımından da bu husus ispatlandığı takdirde destekten yoksun kalma tazminatı gündeme gelecektir.
f) Son olarak ölenden düzenli yardım gören kimseler de (örneğin burs alanlar, kendisine düzenli sosyal yardım sağlananlar) bu durumu ispatlayarak destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilir.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİTANI KİMLERDEN TALEP EDİLEBİLİR?
Destekten yoksun kalma tazminatı kuşkusuz haksız fiili veyahut sözleşmeye aykırılığı ile ölüme neden olan kişiden istenecektir. Örneğin iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölen işçinin yakınları, sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle işverenden destek tazminatı isteyebilecektir. Ölüm, trafik kazası sonucunda meydana gelmişse öncelikle araç sürücüsü sorumlu olacaktır. Ancak araç, işletilen bir araçsa Karayolları Trafik Kanunu uyarınca aracı işletenin ve aracın şoförünün müşterek ve müteselsil tazminat sorumluluğu gündeme gelecektir. Davacı, tazminat davasını, birlikte sorumlu olan kişilerin hepsine karşı açabileceği gibi zararının tamamı için bunlardan birisine karşı da açabilir. Bununla birlikte ölümlü trafik kazası, karayolundaki bir güvenlik ihlali veya bozukluk nedeniyle meydana gelmişse tazminat davası, sorumlu idareye karşı açılacaktır.
SİGORTA ŞİRKETLERİNİN SORUMLULUĞU
Trafik kazası sonucu gerçekleşen ölümlerde, Zorunlu Trafik Sigortasının sorumluluğu mevcut olup, bu sorumluluk poliçe limiti kadardır. Bu limiti aşan kısım ihtiyari mali sorumluluk sigortasının sorumluluğunda olur. Bu sorumluluk, kasko poliçelerinde genişletilmiş güvence kapsamında yer alabilir.
Destek tazminatını sigorta şirketinden karşılamak isteyen davacının, dava açmadan önce sigortaya başvurma zorunluluğu vardır. Fakat sigortalı şirket bu ön başvuruya olumlu cevap vermez veyahut zararı hakkaniyetle karşılamazsa öncelikle arabuluculuk süreci başlatılmalı, arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamaması halinde dava açılması yoluna gidilmelidir.
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Destekten yoksun kalma tazminatı davasında görevli mahkeme, somut olayın özelliklerine ve ölümün gerçekleşme biçimine göre değişkenlik gösterecektir. Ölüm trafik kazası gibi bir haksız fiil sonucunda meydana gelmişse asliye hukuk mahkemeleri; ölüm iş kazası sonucunda meydana gelmişse iş mahkemeleri; dava, zarar verenin sigorta şirketine karşı açılmışsa asliye ticaret mahkemeleri görevli olacaktır. Önemli belirtmek gerekirse, trafik kazasında idarenin sorumluluğunun bulunması halinde idareye karşı açılacak tazminat davalarında da asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilmektedir.
Destekten yoksun kalma tazminatında yetkili mahkeme ise birden fazla olup davacının bu yer mahkemelerinden birini seçip orada dava açma hakkı bulunmaktadır. Buna göre destekten yoksun kalma tazminatı şu yerlerden birinde açılabilir:
a) Davalının yerleşim yerinin bulunduğu yerde açılabilir. (Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir ancak dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacaktır.)
b) Haksız fiilin meydana geldiği veya zararın ortaya çıktığı yerde açılabilir (Örneğin Antalya’da gerçekleşen bir ölümlü trafik kazası neticesinde ölenin yakınları Antalya Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açabileceklerdir),
c) Davacının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olacaktır.
ZAMANAŞIMI
Destekten yoksun kalma tazminatı davasında zamanaşımı süresi, Türk Borçlar Kanunu m. 72 uyarınca zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesinden itibaren iki yıl, herhalde fiilin işlenmesinden itibaren on yıldır. Haksız fiil, aynı zamanda ceza kanunlarında tanımlanmış bir suç teşkil ediyorsa, bu suç için öngörülen ceza zamanaşımı tazminat davası için de geçerli olacaktır.
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI
YARGITAY 11.HD.11.10.2005, E.2004/10735 – K.2005/9566
“Davacıların maddi durumlarının iyi ve gelirlerinin fazla olması, destekten yoksun kalma tazminatı istemelerine engel değildir. Davacılar anne ve baba olup maddi durumlarının iyi ve gelirlerinin fazla olması ve ölenin gelir ve yardımına muhtaç olmamaları, anılan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmelerine engel değildir. Nitekim destekten yoksun kalma yalnız parasal yardım olarak düşünülemez. Evladın bayram günlerinde anne ve babaya ziyareti ve evde ailesine yardımcı olması, her türlü hastalık ve sair sıkıntılarında yardıma koşma görevi maddi desteğin kapsamında değerlendirilmelidir. Bu durumda anılan davacıların destekten yoksun kalmadıklarından bahisle tazminat talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.”
YARGITAY 13.HD.11.06.2003, E.2003/2559 – K.2003/7644
“Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilmek için mirasçı olmak ve ölen yönünden nafaka yükümlüsü bulunmak şart değildir. Nişanlı, evlilik dışı birlikte yaşayan ve hizmetçi dahi koşulları mevcutsa destekten yoksunluk tazminatı isteyebilir. Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinin 2.fıkrası gereğince yoksun kalınan yardımın tazmini amacını taşır. Bu yardımın halen yapılmakta olması koşulu yoktur. Bugün yapılmasa dahi ileride yapılacağı muhakkak ise tazminata hükmetmek gerekir. Bu yardım infak ve iaşeye taalluk edebileceği gibi yılda bir veya iki defa yapılan yardımlar ve hediyeler de olabilir. Bu davayı açabilmek için mirasçı olmak ve ölen yönünden nafaka yükümlüsü bulunmak da şart değildir. Davacının ölenin bir yakını olması yani aralarında yakın ilişkiler bulunması, ancak yardımın devamlı veya yapılmasının muhakkak olması yeterlidir. Bu bakımdan nişanlı, hatta evlilik dışı birlikte yaşama ve hizmetçi dahi koşulları mevcutsa destekten yoksunluk tazminatı isteyebilir.”
YARGITAY 3. HD. E. 2021/5045 K. 2021/12939 T. 14.12.2021
“Ölüm olmasaydı ileride kurulacak ilişkinin bir destek ilişkisi olacağı kesin ise, destekten yoksun kalma tazminatı istenebilir. Var olan desteklik kanıtlandıktan sonra destek tutarının hesaplamasında göz önünde tutulan kriterlerin tamamı dikkate alınarak faraziye hesaplama yapılmaktadır. Bu tazminat ile güdülen amaç; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/05/1984 tarihli ve 1984/9-301 E., 1984/619 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi destek yaşamış olsaydı, yardım ettiği kimseye yapabileceği yardım tutarını sağlamaktır. Bu hesaplama yapılırken, destekten yoksun kalan eşin yeniden evlenme olasılığı, zararı azaltan durumlardan sayılmakta, olasılığın oranına göre tazminattan indirim yapılması, ancak davacı eşin evlenmesi gibi eylemli olarak bakım ihtiyacı son bulmuşsa, destekten yoksun kalma tazminatı evlenme tarihine kadar hesaplanması gerekmektedir. Somut olayda; eşi olan desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep eden davacı eş …’in yargılama devam ederken 16/12/2013 tarihinde evlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda eşi öldükten sonra yeniden evlenen davacı …’in destek gereksinimi evlendiği tarihte sona ereceğinden, destekten yoksun kalma tazminatının yeniden evlendiği tarihe kadar hesaplanması gerekmektedir O halde, ilk derece mahkemesince; davacı eş … için yeniden evlenme tarihine kadar destek miktarının belirlenmesi gerekirken, desteğin ( …’nin ) bakiye ömrü dikkate alınarak eşine destek olacağına ilişkin tazminat hesabı yapan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
YARGITAY 4.HD.13.09.2005, E.2004/13893 – K.2005/9189
“Ölen kişinin çocuğunun bulunması, bu nedenle anne ve babasının kanuni mirasçı olamamaları, destekten yoksun kalma tazminatını istemelerine engel oluşturmaz. Bir evlâdın anne ve babasına destek sağlayacağı kabul edilmelidir. Ayrıca, ölen desteğin ölüm tarihinde ücretli olarak bir işyerinde çalışmamış olması da anne ve babasına destek olamayacağı sonucunu doğurmaz. Davacılar, davalının haksız eylemi sonucu kızlarının öldürülmesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep etmişlerdir. Mahkemece istenen manevi tazminatın kısmen kabulüne, maddi tazminat istemi ise, davacıların ölenin mirasçıları olmadıkları gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
BK’nın 45. maddesine göre, ölenin desteğinden yoksun kalanların maddi tazminat isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır. Davacılar ölenin ana ve babasıdır. Bir çocuğun anne ve babasına destek olabileceği varsayım olarak kabul edilmelidir. Evlâdın anne ve babasına destek olabileceği varsayım olarak kabul edilmelidir. Ölenin bir çocuğunun bulunması, bu nedenle de davacıların mirasçı olamamaları destekten yoksun kalma tazminatım istemeye engel teşkil etmez. Ayrıca desteğin öldüğü tarihte ücretli olarak bir yerde çalışmamış olması da anne ve babasına destek olamayacağı sonucunu doğurmaz. Bu yönler ve olayın oluş biçimi de gözetilerek karar verilmesi gerekirken mevcut yasal düzenlemeye aykırı hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”
YARGITAY 4.HD.12.06.2002, E.2002/1966 – K.2002/6276
“Üniversite öğrencisi iken trafik kazasında ölen oğullarının desteğinden yoksun kalan davacıların tazminatı hesaplanırken, öğrenimini bitirdikten sonra mesleğine göre ilerde alabileceği ücret esas alınmalıdır. Davacılar, üniversite son sınıf öğrencisi olan oğullarının trafik kazası nedeniyle ölümü sonucu destekten yoksun kalma ve manevi tazminata hükmedilmesini istemişlerdir. Mahkemece tazminat hesaplanırken esas alınan ücret desteğin öğrenci iken aldığı ücret olup, okuduğu sınıf süre ve mesleği itibariyle öğrenimini bitirdikten sonra emsallerine göre alacağı ücret belirlenip bu ücret üzerinden hesaplanacak destek tazminatına hükmetmek gerekirken, desteğin öğrenciyken çalıştığı işten kazandığı ücret üzerinden belirlenen miktara hükmedilmesi hatalıdır. Dava trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın ödettirilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kısmen kabul edilmiş karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi son sınıf öğrencisi olan oğullarının trafik kazası nedeniyle ölümü sonucu destekten yoksun kalma ve manevi tazminata hükmedilmesini istemişlerdir. Yerel mahkemece desteğin öğrencisi iken ayrıca hizmet akdi ile Sinan Yapı Endüstrisi Ticaret ve Sanayii A.Ş.’de 48,00 lira ücretle çalıştığı saptandığından bu ücret üzerinden destek tazminatı hesaplanmış ve hükmedilmiştir. Hesaba esas alınan ücret desteğin öğrence iken aldığı ücret olup, okuduğu sınıf süre ve mesleği itibariyle öğrenimini bitirdikten sonra emsallerine göre alacağı ücret belirtilerek bu ücret üzerinden belirlenecek destek tazminatına hükmetmek gerekirken, desteğin öğrenciyken çalıştığı işden kazandığı ücret üzerinden belirlenen miktara hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
HGK’nın 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E.-411 K. sayılı ilamı
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 53/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir
Comments are closed